Huzurumsun Ya Rabbim

Huzurumsun Ya Rabbim Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Huzurumsun Ya Rabbim, talas, Talas.

14/04/2024
Hayat bir masal gibi ölünce uyanır insan İşte böyle ustam...Sonra bir gün gelir...Uyanırsın rüyadan...Ve masal biter...
27/08/2023

Hayat bir masal gibi
ölünce uyanır insan
İşte böyle ustam...
Sonra bir gün gelir...
Uyanırsın rüyadan...
Ve masal biter...

24/08/2023

Londra’daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 “kuruş” fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş.

Kendi kendine düşünmüş “20 kuruşu geri versem mi şoföre?”... Ama içinden bir ses diyormuş ki “çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil.Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder?. Bu parayı Allah'tan gelen bir hediye gibi düşünebilirim.”

İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : “Paranın üstünü fazla verdiniz.”Şoför gülümsemiş ve demiş ki ;

“Siz camiinin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim.”

İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmışçasına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki:

“Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum!"

Bu “hikayeyi”, dini - siyasete, siyaseti- ticarete kurban edenlerin kulaklarına küpe olsun diye paylaştım...

20/08/2023

Genç Kaymakam, yeni atandığı İlçeye bakmaya gitti.

İlçeyi kendi başına gezdikten sonra, ara sokakta gördüğü çay ocağında, bir bardak çay içeyim diye oturdu.
O anda 12-13 yaşlarında bir çocuk, "amca boyayayım mı?" dedi

Ayakkabısı boyalı olmasına rağmen, çocuğu kırmamak için, "tamam gel boya" dedi.

Bu arada "iyi boyarsan sana istediğin paranın iki katını veririm" deyince, o çocuk:
"Ben hep aynı boyarım" dedi.
Kaymakam, "nasıl yani?" deyince,

- Öğretmenimiz; "çocuklar, ne iş yaparsanız yapın ama herkese AYNI YAPIN. Ayrım yapmayın" diye tembih etti. Ben de bu parayla hasta anneme ilaç alacağım, sana ayrım yaparsam o ilacın annemin hastalığına şifası olmaz."

Genç Kaymakam, hayatının en iyi dersini almıştı. Ağlamamak için kendini zor tuttu.

Boyacı çocuğa cebindeki en büyük parayı verirken, bir de kartını verdi.

Babası olmayan ve hem okuyan hem de hasta annesine bakmaya çalışan çocuğa ilgilenme sözü verdi.

“Bizde herkese aynı olur” İlkesini toplumca benimseyebilsek, yaşadığımız çevre daha güzel olurdu.

Yaptığınız iş her ne olursa olsun, herkese eşit mesafede yaklaşmaya çalışın.

floodu okuyup beğendiyseniz, bu tarz içeriklerin daha fazla paylaşılabilmesi için hesabımızı takip ederek bizlere destek olabilirsiniz. teşekkürler🙏

Alıntı

İki delikanlı bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas  isteriz" ...
06/08/2023

İki delikanlı bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler
"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas isteriz" derler.

Mahkeme kurulur adama son isteği sorulur.
Adam: "Eşim ve çocuklarımı 3 günlük yolda bıraktım benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşeyim"

Hazreti Ömer: "İdam kararın verildi. Sen 3 günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?"

Adam: "Ya Ömer" der ve İsra süresi 34.ayeti okur.
"Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir."

Hazreti Ömer; "Peki. Fakat yerine bir kefil almamız lazım.
Sen gelmezssen onu idam edecez."

Adam ordaki kalabalığa sorar kefil olacak olan var mı?
Kalabalıktan ses yoktur.
En arkadan biri elini kaldırır ve
"Ben olurum Ya Ömer" der.
Bakarlar ki bu kişi Hazreri Ebu Zer'dir.
Herkes şaşkın

"Ya Ebu Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?"
der Hazreti Ömer
"Bırakın gitsin adamı ben kefilim" der yine Ebu Zer.

Adam biniyor atına uzaklaşıyor.
3 gün herkes adamı konuşuyor gelecek mi gelmiyecek mi? Mescitte bile gündem oluyor.

Akşam namazına yakın uzaktan bir atlı geliyor.
Hazreti Ömer: "Be adam neden geldin?"

Adam: "Demesinler ki Müslümanlar söz veripte sözlerini tutmuyorlar diye geldim."

Ölen adamın çocukları söz ister bu defa.
"Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik."
Hazreti Ömer:
"Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?"
"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında merhamet yok oldu!"

Ebu Zer'e dönüp;
"Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?"
Hazreti Ebu Zer;
"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında güven, itimad kaybolmuş. Onun için kefil oldum" der.

Birlik olalım.
Aramızda, güveni itimadı, yok etmeyelim.
Yoksa dağılırız. Yok oluruz.
ALLAH birlik ve beraberliğimizi bozmasın..
Amiiinnn..🤲

Bazıları şaka gibi sallandık diyor kimi yokladı diyor bazılarıda reklam yapıyor ama Allah beterinden korusun Allah ın gü...
01/08/2023

Bazıları şaka gibi sallandık diyor kimi yokladı diyor bazılarıda reklam yapıyor ama Allah beterinden korusun Allah ın gücü karşısında hiç bir güç duramaz dua edelim inşaallah

🤔... Yılan besleyen adam, çok sevdiği yılanının artık yemek yemediğini gördü. Ne yaparsa yapsın 2 metre boyuna ulaşan yı...
01/08/2023

🤔... Yılan besleyen adam, çok sevdiği yılanının artık yemek yemediğini gördü. Ne yaparsa yapsın 2 metre boyuna ulaşan yılanı yemek yemiyordu. Duruma bir çare bulmak isteyen adam yılanını veterinere götürdü.
✍️... Durumu veterinere anlattı ve veteriner ona : " Yılan sana sık sık sarılıyor mu , yanında uyuyor mu? " Diye sordu. " Evet " diye yanıtladı . Durumu anlayan veteriner devam etti : " Bakın yılanınız hasta değil. Sizi yemeye hazırlanıyor, bu yüzden sık sık size sarılarak ne kadar büyümesi gerektiğini ölçüyor.Ve yemek yememesinin sebebi de sizin için midesinde yer açmak "

👉... Etrafınızdaki yılanları iyi tanıyın.
Bir insan size yakın davranıyorsa bu iyi niyetli olduğunu göstermez.
İhanet daima kapıda olabilir...
Rabbim bizleri insanında hayvanın da şerrinden korusun

31/07/2023

...
Hacc ile İlgili İbretlik Gerçek Öykü!

Muhammed, hac amellerini bitirmiş, Cidde havalimanının bekleme salonunda uçağın hareket saatini bekliyordu.
Bir ara yanına bir hacı gelip oturdu.
Selam verip Muhammed’e şöyle dedi:
– Ben inşaat sektöründe müteahhitlik yapıyorum. Allah’ın büyük lütfu ile bu sene onuncu defadır hac nimeti bana nasip oluyor...
Muhammed, başını sallayarak müteahhide şöyle dedi:
– Maşallah! Allah haccınızı ve amellerinizi kabul etsin, günahlarınızı bağışlasın!
Müteahhit gülümseyerek Muhammed’e dedi ki:
– Âmin, ecmain... Peki, sen daha önce hacca geldin mi hiç?
Muhammed az düşündü, sonra da şöyle dedi:
– Aslına bakarsan hacım, benim bu hac seferimin uzun öyküsü var, başınızı ağırtmak istemem...
Hacı güldü, sonra da Muhammed’in omuzuna vurarak dedi ki:
– Gördüğün gibi burada boş oturmuşuz, uçağın kalkış saatini beklmekten başka bir işimiz yok. Hadi anlat, çok merak ettim.
Muhammed de tebessüm etti ve söze başladı:
– Evet, beklemek... Aslında benim öykümün de tam başlangıç noktası... Uzun yıllar süren bir bekleyişten sonra ancak bu sene hacca gelmek nasip oldu.
Özel bir hastahanede fizyoterapistlikle meşgulüm. Tam otuz sene sürdü hac için gereken parayı toplamam.
Bir ara hac kayıtlarını yaptırmak için hastaneden izin alıp bankaya gitmek isterken, felçli oğlunun fizik tedavisiyle uğraştığım bir anneyle karşılaştım.
Yüzünden hüzün, keder yağıyordu ve çok üzgün bir hâldeydi. Beni görünce yanıma geldi ve şöyle dedi:
– Muhammed kardeş, sanırım bu bizim son görüşmemiz ve hastaneye son gelişimiz olacak; hakkınızı helal edin, Allah’a emanet olun...
Benim tedavimden memnun kalmadığını ve oğlunu başka bir yere nakletmeyi düşündüğünü sandım.
Şaşkın bakışlarımdan ne düşündüğümü fark etmiş olmalıydı ki şöyle dedi:
– Yok hocam, düşündüğünüz gibi değil. Allah da şahittir, siz benim oğluma bir babadan daha çok şefkatli oldunuz ve tedavileriniz de oğluma gerçekten çok iyi geldi.
Bu sözleri dedi, sonra da üzgün üzgün yoluna devam edip hastaneden çıktı!...
Müteahhit Hacı da şaşırıp kalmıştı. Dedi Muhammed’e:
– Çok ilginç! Madem senin tedavinden memnun ve oğlu da iyileşmeye başlamış, peki neden tedaviye devam etmedi?
Muhammed cevapta dedi ki:
– Evet, ben de bunun üzerinde çok düşündüm. Sonunda yönetime gidip bilgi almaya karar verdim. Çocuğun babasının işten atıldığını ve tedavi masraflarını karşılayacak gücünün kalmadığını öğrendim.
Müteahhidin de bu duruma üzüldüğü her hâlinden belliydi; içten bir ah çekti ve merakını gidermek maksadıyla şöyle dedi:
– Allah yardımcıları olsun, gerçekten çok zor bir durum! Kadıncağız ne yaptı acaba?
Muhammed şöyle cevap verdi:
– Dayanamayıp müdürün yanına koştum ve ondan, çocuğun tedavi masraflarının hastane tarafından karşılanmasını istedim. Ancak müdür, “Asla! Böyle bir şeyin mümkünatı yok! Burası özel bir kurumdur Muhammed, hayır kurumu değil ki.” diyerek yardım etmeye yanaşmadı.
Üzgün bir hâlde müdürün odasından çıktım. Ancak çaresiz kadının perişan hâli bir an olsun gözümün önünden gitmiyordu...
Derken elim bir anda, hac paralarının bulunduğu cebime gitti. Donup kaldım yerimde.
Aklıma bir fikir gelmişti çünkü...
Başımı göğe kaldırıp şöyle dedim:
– Ey Allah’ım! Sen benim kalbimde olanı, hacca gitmeyi ve Peygamberinin mescidini ziyaret etmeyi ne kadar sevdiğimi, istediğimi biliyorsun. Bu arzuma ulaşmak için de bir ömür çalışıp çabaladım. Fakat ben bu çaresiz kadını ve hasta oğlunu kendi isteğime tercih ediyorum. Lütfunu benden esirgeme!
Ardından muhasebe sorumlusuna gittim ve felçli çocuğun altı aylık masrafını karşılayan hac parasının hepsini masanın üzerine koydum.
Ayrıca kadına da hastanenin, bu gibi durumlar için ayrılan bir bütçesinin olduğunun söylenmesini, benim verdiğimin söylenmemesini rica ettim ondan.
Müteahhidin gözleri dolmuş, baya duygulanmıştı. Dedi Muhammed’e:
– Aferin sana! Çok iyi bir iş yapmışsın. Allah senin gibi insanların sayısını artırsın!
Ardından Muhammed’e sordu:
– Peki sen tüm paranı onlara bağışlamamış mıydın? O zaman şimdi nasıl oluyor da hacdan dönüyorsun?
Muhammed şöyle cevap verdi:
– Aynı günün akşamı, kaçırdığım hac fırsatının üzüntüsüyle eve geldim. Üzgün olmama rağmen içimde çok güzel bir duygu vardı ve mutluydum. Çünkü bir annenin ve hasta oğlunun sıkıntısını gidermiştim. Bir süre sonra gözyaşları içinde yatağa uzanıp uyudum ve bir rüya gördüm. Rüyada Kâbe’yi tavaf ettiğimi, oradaki insanların da bana selam verip, “Haccın kabul olsun Hacı Muhammed! Yeryüzünde hac yapmadan önce gökyüzünde hac yaptın. Ne mutlu sana! Bize de dua et.” dediklerini gördüm.
Uyandığımda çok farklı bir his içindeydim.
Allah’a şükredip takdirine razı olduğumu dile getirdim.
Henüz uyanmıştım ki telefonum çaldı. Hastane başhekimiydi arayan:
– Yardımıma koş Muhammed! Hastane sahibi bu sene hacca gitmek istiyor; ama kendi fizyoterapisti olmadan da gitmek istemiyor. Ne var ki fizyoterapistin eşi hamile ve doğum günleri yaklaşmış, o nedenle de eşini yalnız bırakamıyor. Acaba sen hac süresince hastane sahibine eşlik eder misin?
Donup kalmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum. Sevinçten secdeye kapanıp şükür secdesi yaptım.
Sonra da vize için gerekli işlemleri yapıp, hiçbir para ödemeden hac farizamı yerine getirmiş oldum.
Hatta hastane sahibi yaptığım hizmetten memnun kaldığı için israrla bana yüklü miktarda bağışta bile bulundu.
Yolculuk esnasında hastane sahibine o kadınla felçli oğlunun durumunu anlattım.
O da onların tedavi masrafının hastane tarafından karşılanmasını, ayrıca hastanede fakirlerin tedavisi için kullanılmak üzere özel bir bütçe tahsis edilmesini emretti.
Tüm bunlara ilaveten bir de kadının kocasını şirketlerinden birinde işe aldı...
Şimdi Rabbimin lütfundan daha yüce bir lütuf olduğunu düşünebilir misin hacı kardeş?!...
Muhammed’in sözlerini heyecanla dinleyen müteahhidin gözleri dolmuştu; ayağa kalktı ve Muhammed’e sarılarak alnından öptü, sonra da şöyle dedi:
– Hayatımda hiçbir zaman şu an duyduğum kadar mahcubiyet duymamıştım. On yıldır peş peşe hacca geliyorum ve büyük bir şey yaptığımı, her hac yaptığımda Allah katındaki makamımın daha da yükseldiğini düşünüyordum.
Oysa şimdi anlıyorum ki senin bir haccın, benim gibilerinin bin haccına bedeldir. Ben Allah’ın evine gittim; ama seni Allah, evine çağırdı...
Anonsun yapılmasıyla müteahhit oturduğu yerden kalktı; gözleri dolmuş, diline şu dua cari olmuştu: “Rabbim, yaptığımız cümle salih ve hayır amellerimizi bizden kabul eylesin..."hicri yılbaşınız hayırlara vesile olsun inşallah "

22/07/2023

Arkadaşlar merhaba eski garaj Kızılay ve adliye civarında HASAN AKKAYA sahipli otomobil ruhsatı kaybolmuştur görenlerin ve bulanlar iletişime geçerse memnun oluruz
Tel:05316986932

03/07/2023

Bugün 🕌 lerde Kuran Kursları Başlıyor.
Çocuklar ELİF, Be, Te ,Se yi Öğrenmezse Yarın
Birileri Gelir le-ge-be teyi Öğretir.

Üç gündür izliyorum Abiyi.Alay ediyorlar esnaftan kimisi.Selam vereni yok, geçerken kolay gelsin diyeni yok,sıcak bir ça...
03/07/2023

Üç gündür izliyorum Abiyi.
Alay ediyorlar esnaftan kimisi.
Selam vereni yok, geçerken kolay gelsin diyeni yok,sıcak bir çay iç buyur diyeni yok.
Her sabah bir kız çocuğu geliyor hep aynı saatte yanına.Ya iki ya da üç Lira alıp gidiyor.Kızı sanırım.Giderken Babasına el sallayışından ve bakışından anladım.Bize de nasip oldu Abiye sabah sabah bir şeyler ikram etmek.Ayrılırken de kolay gelsin Abi demek.
Nedendir bilmem,sarılasım geldi ve sarıldım da Abiye.Sonuçta o da Baba.Başı öndedir belki de, yokluktan dolayı...Abim benim ya, sen hep ol çocuklarının başında. Biz seninleyiz, söz valla…
-Alıntı ( Evliyalar Şehri )
__________ ____________ ____________
"Kimseye muhtaç olmamak için onuruyla namusuyla helalinden evinin çocuklarının rızkı için çalışan kardeşlerimize Selam olsun"
Kimse kimseden üstün değildir!
Üstünlük ancak takva"dadır...
Hadis-i Şerif

Address

Talas
Talas
38000

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Huzurumsun Ya Rabbim posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share