dolunay romanov koyun çiftliği

dolunay romanov koyun çiftliği Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from dolunay romanov koyun çiftliği, Çameli.

21/03/2022

19 kuzu kalanlar anaç toplu 40 bin TL.

21/03/2022

44 baş 19 kuzu kalan anaç toplu 40 bin tl.

20 adet ileri gebe doğumları yakın 10 adet şisek satışta Toplu alım olursa indirim yapılır 05050314595
01/01/2022

20 adet ileri gebe doğumları yakın 10 adet şisek satışta
Toplu alım olursa indirim yapılır
05050314595

27/09/2021

Gebe romanov anaç satışları başladı genç şisekler ve analik ve doğum oranı gelişmiş anaclarimiz mevcut
05050314595

31/10/2020

Doğuma 3 4 haftası kalmış anaç romanovlar fiyat 2500 TL. Satışlarımız devam etmekte..

24/05/2020
2020 romonov satışlarımız başlamıştır Anaç koyunlar 2250 TL.  18 - 24 ay arasıŞişekler 1750 TL.   7 - 10 ay arasıKuzular...
24/05/2020

2020 romonov satışlarımız başlamıştır
Anaç koyunlar 2250 TL. 18 - 24 ay arası
Şişekler 1750 TL. 7 - 10 ay arası
Kuzular 1000 TL. 3 aylık.

11/04/2020

MAVİ DİL HASTALIĞI
Mavi dil hastalığı mevsime bağlı olarak görülür, özellikle sokucu sineklerin sayısının arttığı rutubetli zamanlarla, yağmurlu yaz günleri hastalığın en çok görüldüğü zamanlardır. Bir sürüde hastalık şekillendiğinde, hayvanların büyük bir kısmı hastalanmasına rağmen ölüm daha az görülür. Ölümlerin yanısıra et ve yapağıda kalite düşüklüğü nedeniyle ekonomik yönden önemli bir hastalıktır. Ancak kuzularda ölüm oranı yüksektir. Koyunlardan başka sığırlar, keçiler ve yabani gevişenler de hastalığa yakalanır.

ETKEN

Hastalığın etkeni, Reoviridea familyasından bir virus olup dünyada 24 antigenic serotipi tespit edilmiştir. ülkemizde iki tip tespit edilmiştir.

BULAŞMA

Etken "Tatarcık" olarak bilinen sokucu sineklerin (Culicoides) hasta hayvandan emerek aldıkları kanda bulunur ve aynı sineğin sağlıklı bir hayvandan kan emmesi sonucu sağlam hayvana geçer. Bu sinekler özellikle yağmurlu yaz günlerinin ardındaki rutubetli gecelerde aktiftirler. Hasta boğaların spermalarıyla da virüs sağlıklı ineklere bulaşabilmektedir ki bulaşmada dikkat edilmesi gereken önemli yollardan biridir. Sığırlar belirgin bir hastalık belirtisi göstermeksizin virüsü kanlarında taşırlar ve hastalığın koyunlara bulaşmasında önemli rol oynarlar. Etken sokucu sineklerin olmadığı zamanlarda dahi sığır kanında 14 hafta aktif olarak kalabilmektedir.

BELİRTİLER

Sokucu sinek tarafından kan emme sırasında etkeni alan hayvanda ilk belirtiler 7 gün sonra görülmeye başlar. Bu süre hayvanın ırkına ve bireysel direncine göre uzayıp kısalabilir. Örneğin merinoslar diğer koyun ırklarına göre çok daha duyarlıdır ve çok daha fazla etkilenir. Kuzular da koyunlardan daha duyarlıdır.

Tipik bulguları şunlardır:

Aniden 40-42 o C ye varan ateş,

Ateşin başlamasından hemen sonra görülen dudak emme hareketleri,

Dil ve dudak ödemleri dilde mavileşme,

Önce sulu sonra irinli burun akıntısı,

Ağızda ve burun girişinde ülser ve kabuklu yaralar, bunun sonucu solunum güçlüğü ve yem alınımının durması,

Ağızdaki ve burundaki yaraların iyileşmesinden sonra ayakta tırnak aralarında yaralar,

Deride kırmızılıklar, yapağıda kırılma dökülme ,

Genç hayvanlarda ishal ve bulguların görülmeye başlanmasından 2-8 gün sonra ölüm.

Bazı durumlarda ölüm çok daha uzun zaman sonra görülebilir. Kuzularda ölüm oranı % 95 e varabilir.

Sığırlarda benzer belirtiler görülmekle birlikte belirtiler çok daha hafiftir, bazen fark edilmeyebilir. Ancak gebe ineklerde AH sendromu denilen anomalili buzağı doğumları ve ölü doğumlar da görülebilir.

31/03/2020

2020 yılı romanov kuzu satışlarımız başlamıştır. Kuzularımız 5 ile 7 ay arası olup fiyatı 1250 tl'dir

31/03/2020

2020 yılı romanov kuzu satışlarımız başlamıştır..

01/03/2020

Kuzular, koyunculuk işletmesinin karlılığı ve işletmenin geleceği için son derece önemlidir. Kuzuların normal büyümesi ve sağlıklı olması için, doğum ağırlığının 4-5 Kg civarında olması gerekir. Gebe koyunların, özellikle gebeliğin son döneminde yeterli beslenmeleri doğum ağırlığını önemli seviyede etkiler.

Bu derste, doğumdan önceki hazırlıkları ele alıyoruz. Sonra, doğumdaki önlemler. Sonra, yeni doğan kuzunun bakımı.

Kuzular nasıl beslenmeli? Hangi yemden ne kadar yemeli bunları anlatıyoruz.

DOĞUM öNCESİ HAZIRLIKLARIMIZI TAMAMLAYALIM!

Kuzulama zamanı yaklaşınca, hazırlık yapmalı. Koyunlar hazırlanmalı, ağıllar hazırlanmalı, yemler ve mera hazırlanmalı.

Bu hazırlıklar yapılınca, kuzulamada hiç sıkıntı olmaz. Çiftçi de rahat eder, koyun da rahat eder, kuzu da rahat eder.

UYARI!

Gebe koyunlarımıza gebeliğin son 1,5 ayında ilave kesif yem vermeliyiz.

Anaç koyun hazırlığı:

Doğuracak koyunlar ötekilerden ayrılır. Bunların memeleri üzerindeki kıllar kırkılır.

Ağıl hazırlığı:

Doğuracak koyunlar özel hazırlanan bölmelere alınır. Bu bölmeler temiz olmalı. Badanası yapılmalı. Altına bolca altlık sermelidir.

Doğum yeri, geniş ve kuru bir yer olmalıdır. Sıcak ve aydınlık olması da gerekir. Gece doğumu olabilir. Onun için, gece de aydınlatılmalıdır.

CEREYAN OLMASIN

Koyunların doğum yapacağı yer korunaklı bir yer olmalıdır. Hava akımı, yani esinti olmamalıdır. Biz buna hava cereyanı diyoruz. Hava cereyanı koyunu ve kuzuyu üşütür, hasta eder. Hava soğuksa doğum bölmesi ısıtılmalıdır.

Yem hazırlığı:

Doğum sonrası koyuna verilecek kuru ot ve kesif yemi (süt yemi) hazırlayalım.

Mera hazırlığı:

Meranın temiz yerleri anaç koyunlar için ayrılmalıdır. Biliyoruz ki anaç koyun iyi besleme ister. Onun için, bolca iyi kaliteli ot hazır etmeliyiz.

KUZULAMASI YAKLAŞAN KOYUN

Kuzulaması yaklaşan koyun huzursuzdur. Hareket halindedir. Genellikle sakin ve tenha yer arar.

Ferç (v***a) şişer ve ferçten akıntı gelmeye başlar. Memeler büyür.

Kaburgalar ile sağrı arasında bir çukurluk meydana gelir. Doğum yaklaşınca sancı ve ıkınma başlar.

Yardım ister mi?

İstemez. Koyunlar genel olarak normal doğum yaparlar. Güç doğuma pek seyrek rastlanır. Bazen yavru ters gelebilir. Kuzu çok iri olduğu için doğum güçleşebilir. Sancı başladıktan 1 saat sonra doğum başlamalı. Sancıdan sonra 1 saat geçtiyse ve doğum başlamadıysa, yardım gerekir.

KUZU GELİYOR!

Kuzu doğar doğmaz arka ayaklarından tutulur ve sallanır. Ağız ve burun etrafındaki sümüksü maddeler temizlenerek kuzunun nefes yolları açılır. Böylece kuzunun rahat nefes alması sağlanır. Doğan kuzu ıslaktır, bu sebeple havlu ile biraz kurulandıktan sonra anasının yanına bırakılır.

GöBEK KORDONUNA MUTLAKA TENTÜRDİYOT SÜRMEYİ UNUTMAMALIYIZ!

Doğumu müteakip kuzu ve anası soğuk ve hava cereyanından mutlaka korunmalıdır. Şayet doğum sonrası kuzunun anası ölmüş veya ikiz doğum nedeniyle ananın sütü yeterli gelmiyorsa kuzu başka bir koyuna alıştırılır. Yani kuzuya süt ana bulunur. Şayet yakma hadisesi gerçekleşmez ise biberonla elle beslenir.

AĞIZ SÜTÜ (KOLOSTRUM)

Kuzular doğumdan sonra ağız sütünü mutlaka almalıdır. İlk 24 saatten sonra ağız sütü verilmesi durumunda geç kalmış oluruz. Bazı yetiştiriciler ağız sütü ishal yapıyor diye hiç içirmemekte veya az içirmektedirler. Bu uygulama tamamen yanlıştır. Eğer ağız sütünü içirmez isek kuzularımız hastalanır ve iyi gelişemezler.

KUZULARIN BESLENMESİ

Kuzular, bir haftalık oluncaya kadar analarıyla doğum bölmesinde kalırlar. Şayet ikiz doğum ise bu süre birkaç gün daha uzatılabilir. Bir hafta sonra mera ve hava şartları müsaade ettiği sürece ana koyunlar meraya çıkarılır. Kuzular ise yaş gruplarına ayrılarak kuzu bölmesine konurlar. Emiştirme, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez yapılır.

Kuzuların önüne 15’ inci günden itibaren kaliteli kuru ot veya kuru yonca otu ve kuzu başlangıç yemi konulur. Kuzular böylece yavaş yavaş yemeyi öğrenirler. Kuzular bir aydan sonra meraya çıkartılabilir. Kuzu sürüleri anaç sürüden ayrı olarak otlatılmalı ve sürü mevcutları 150-200 kuzu arası olmalıdır.

Damızlığa ayrılan kuzular 3-4 ay analarını emerler. Sütten kesimden sonra erkek ve dişi kuzular ayrı sürüler halinde otlatılırlar. Meraya ilave olarak günde 200-300 gram kesif yem takviyesi yapılmalıdır.

Kış mevsiminde doğan kuzular meraya çıkamadıkları için onlara iyi kalitede kuru ot veya kuru yonca otu temin etmeliyiz. Zorunlu olmadıkça kuzulara hububat samanı vermemeliyiz. Çünkü, kuzular samandan yeteri kadar yararlanamazlar. Kuzu bölmelerinde kuzuların önünde sürekli temiz ve ılık su ve yalama taşı bulundurmalıyız.

ERKEK kuzulara günde 1 kg kuru ot veya kuru yonca otuyla 300-400 gram kesif yem vermeliyiz.

DİŞİ kuzulara günde 700 gram kuru ot veya kuru yonca otuyla 200-250 gram kesif yem vermeliyiz. Bu miktarlar mevsim ve kuzunun durumuna göre bir miktar artırılabilir.

Kuzular kuzu bölmelerine yaş veya cüsse büyüklüğüne göre gruplar halinde konmalıdır. Aksi halde zayıf kuzular güçlü kuzuların arasında yem yiyemezler, kavruk kalırlar ve kuzu ölümleri artar.

KUZU BÜYÜTÜRKEN ŞU HUSUSLARA DİKKAT EDELİM!

• Kuzu bölmelerinin altı temiz ve kuru olmalı ve hava cereyanı olmamalıdır.

• Kuzu bölmelerinde kuzu sayısı aşırı olmamalıdır.

• Kuzunun anasını emip ememediğini en iyi emişme sırasında tespit edebiliriz. Anasını bulamamış kuzu sürekli meler, bir telaş içindedir, daima anasını arar, midesi çökmüştür. Zamanla iyice zayıflar eğer fark edemezsek kuzu ölebilir.

• Kuzulara 15’ inci günden itibaren kaliteli kuru ot ve kuzu başlangıç yemi verelim.

Kuzular meraya çıkmaya başlayınca otlatma öncesi bir miktar kuru ot verelim ve mutlaka enterotoksemi (başak, kılcık) aşısını yaptıralım.

19/02/2020

Bu yılın ilk doğumları.

31/12/2019

Pastorella (Koyun nezlesi – Schafrotz)

Küçükbaşlarda ciğer hastalıkları, sadece bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik problemdir.

Tek Tük kuru öksürük, sürekli ve irinli bir burun akıntısı, koyun nezlesinin tipik belirtileridir.

Ciğer, kandan karbondioksiti uzaklaştıran ve kanı oksijen bakımından sürekli zenginleştiren, önemli bir organdır.

Zarar görürse, bu gaz değiş tokuşu da aksar ve vücuttaki diğer hayati fonksiyonlar da bundan etkilenir. Bu, şu anlama

gelir; hayvan düzgün gelişemez, süt ve yün verimi düşer, hastalıklara yatkın olur. Öksürük, yabancı partikülleri

ve balgamı ciğerden atmak için vücudun oluşturduğu bir savunma mekanizmasıdır. Ancak sürekli bir gıcık hayvanları

çok rahatsız eder, huzursuzlanırlar, yem alımları düşer, kendilerini rahatsız hissederler. Hayvan refahı açısından da,

böyle bir durumla karşılaşılırsa, hemen tedaviye başlamalı ve önleyici tedbirleri de almalıyız. Özellikle kuzular ve oğlaklar,

(3-4 günlük ile 6 haftalık arasındaki yaşlarda) ciğer hastalıklarına çok yatkındırlar. Bu dönemde bağışıklık sistemleri tam

olarak gelişmemiştir ve vücut ısılarını tam anlamıyla ayarlayamazlar. Kuzuluğunda ciğer rahatsızlığı geçirmiş bir

hayvanın , genellikle ömrünün geri kalan kısmında verimi de düşük olur. Texel-Karakafa gibi et ırkları hastalığa daha

yatkındırlar.

SEBEPLERİ :

Ciğer hastalığının genelde birden fazla nedeni vardır. Çoğunlukla bakteriler, virüsler ve parazitler. Genellikle bir neden

bağışıklığı baskılar ve diğer nedenler de devreye girerek hastalığa beraberce sebep olurlar. Bu nedenler şunlardır:

1- Ahır iklimi : Hava cereyanı, zararlı gazlar ve ortamdaki nem

2- Beslenme : Yetersiz beslenmeden dolayı baskılanmış/zayıflamış bağışıklık sistemi

(E vitamini ve selenyum eksikliği ya da kuzu iken ağız sütünü yeterince alamamış olması)

3- Hayvan sayısı : Ağılda normal sayının üzerinde hayvan barındırılması

4- Diğer hastalıklar ve parazitler : Hayvanları güçsüzleştirir.

En sık görülen ciğer hastalıkları arasında PASTORELLA başı çeker. Bakterilerin sebep olduğu bu hastalıkta, ateş yüksektir.

Hızlı nefes alırlar, öksürürler, zayıflarlar, yem alımları düşer, burunlarında bazen kanlı da olabilen, iltihaplı sümük akıntıları

vardır. Hastalık özellikle kuzularda önemli derecede ölüme sebep olabilir.

Kesilen hayvanların ciğerleri göğüs duvarına yapışmış durumdadır ve mavi/kırmızı renkli yoğunlaşmış bölgeler dikkati çeker.

Mikroplar, burun ve geniz florasında yaşarlar, diğer hayvanlara bulaşma solunum yoluyla olur.

PASTORELLA AŞISI :

Klinik semptomlara dayanarak, ya da burun veya ciğer akıntılarının kültüründen pastorella teşhisi konabilir.

Hasta hayvanlar, antibiyotikle tedavi edilmelidir (Etken maddeler:amoksilin veya ampisilin). İşin doğrusu,

antibiogram ile bakterinin tespiti ve ona uygun antibiyotiğin kullanılmasıdır. Vücut direncini artırıcı homeopatik

ilaçlar da fayda sağlayabilir. Tedavisine başlanmamış hayvanların burun akıntıları laboratuvarda incelendiğinde,

daima „Mannheimia hämolytica“ adı verilen bir bakteri bulunur. Önlem olarak hayvanlar konvansiyonel ticari

aşılarla aşılanabilirler. Diğer bir olasılık da, doğumuna 4-6 hafta kalmış olan gebe koyunların aşılanmasıdır.

Bu koyunlar, kolostrum (ağız sütü) vasıtasıyla aşı korumasını kuzularına aktarırlar, bu sayede kuzular daha ilk

günden hastalığa karşı bağışık olurlar. Bu koruma 2-3 ay kadar devam eder, korumanın devam etmesi için kuzuların

bu süreden sonra aşılanması gerekir. Aşılanmış anasından kolostrum alamamış kuzular ise 3 haftalık yaştan sonra

aşılanabilirler.

10/12/2019

Koyunlarda Gebeliğin Son Döneminde Besleme Nasıl Olmalıdır?

Yaklaşık olarak yavru gelişiminin 2/3’ü gebeliğin son 6 haftalık döneminde gerçekleşir. Bu dönemde rasyon protein düzeyi önemlidir. Zira; fetüs gelişiminin ve kolostrumun büyük bir kısmı proteinden oluşur. Yaklaşan laktasyondaki yüksek enerji gereksinmesinin karşılanması ve belli bir yağ rezervinini oluşturulması için de enerji gereksinmesi büyük bir önem taşır.

Gebeliğin son 6 haftasına giren koyun için besleme durumu çok kritiktir. Gebeliğin ortasında koyunun fazla canlı ağırlık kaybetmesi, sonraki besleme düzeyi, kondisyon kazanımı, fetüsün gelişimi, yağ birikimi, meme bezlerinin gelişimi ve kolostrum üretimi açısından önem taşır.

Gebeliğin sonunda iyi kaliteli yonca kuru otu ve baklagil karışımlarının kullanılması protein gereksinmesinin karşılanması için yeterlidir. Gebeliğin son dönemindeki besleme durumu yavru gelişimi ve kuzu doğum ağırlığını, süt verimini ve bunlara bağlı olarak kuzu gelişimini etkileyebilir. 3 kg’ın altında kuzu doğumuna neden olan koyun besleme koşulları kuzunun yaşama gücünün düşmesine neden olur. Gebeliğin son dönemindeki uygun besleme doğan kuzunun uygun enerji rezervlerine sahip olması, doğum stresi ve özellikle soğuk stresine karşı koyabilmesi açısından önemlidir. Gebeliğin son dönemindeki yetersiz besleme kolostrum üretimini etkileyebilir, laktasyonun gecikmesine ve süt veriminin düşmesine neden olabilir. Bu faktörler, esasen kuzunun yaşama gücüyle doğrudan ilgili olan faktörlerdir. Kuzu doğum ağırlığı, kuzu kayıpları üzerinde en önemli etkendir. Doğum ağırlığı, ırk, ana yaşı, ikizlik ve besleme düzeyine büyük oranda bağımlılık gösterir. Bu etkenlerden kuzu doğum ağırlığı üzerinde ise en etkili olanı gebeliğin sonundaki besleme düzeyidir.

Kuzu doğum ağırlığındaki 1 kg düşüşün ölüm oranında yaklaşık %10-12 oranında bir artışa neden olduğu bildirilmektedir. Gebeliğin son döneminin en önemli problemi, özellikle çoğuz gebeliği ve kondisyonu iyi olan koyunlarda ani yem değişimi, yeterince enerji sağlanmaması gibi nedenlerle yağ depolarının enerji kaynağı olarak kullanılması nedeniyle kanda keton maddeleri miktarının artması ve gebelik zehirlenmesinin ortaya çıkmasıdır. Çoğuz gebelikte hayvanın mide kapasitesi de düşük olduğundan hayvan yeterli enerjiyi alamayabilir. Ani yem değişikliği ile ortaya çıkan sindirim problemi ve fazla fabrika yemi veya tahıl kullanımıyla ortaya çıkan asidoz problemine neden olabilir.

Gebeliğin Son Döneminde Beslemenin Önemi

🔵Yavru (fötüs) gelişimini destekler.
Meme bezi gelişimi sağlanır.
🔵Gebelik toksemisi ve süt humması (süt felci) engellenir.
🔵Sağlıklı ve doğum ağırlığı iyi kuzular elde edilir.

15/11/2019

Disi ve erkek damızlık kuzularımızın satışi devam ediyor 05050314595 numadan bilgi alabilir mesaj atabilirsiniz.

31/10/2019

KOYUN VE KEÇİLERDE İÇ VE DIŞ PARAZİTLER

KELEBEK HASTALIĞI

Sulak ve rutubetli yerlerde çok görülen, karaciğerde, safra kanallarında yerleşen parazitlerdir. Halk arasında Yaprak kelebeği, Yılan kelebeği ve K*m kelebeği gibi adlarla bilinirler.

Nasıl bulaşır?

Karaciğerde yaşayan kelebeklerin yumurtaları gaita (Dışkı) ile dışarı atılırlar. Bu yumurtalar, durgun akan dere kenarlarında, çeşme yalaklarında yaşayan sümüklü böcekler tarafından alındıklarında, burada gelişerek dışarı çıkarlar. Otlara yapışırlar ve bu otları yiyen hayvanların karaciğerlerine giderek yerleşirler.

Belirtileri nelerdir?

Havaların soğuması, bakım ve besleme şartlarının kötüye gitmesi durumlarında hayvanlarda belirtiler görülmeye başlar. Hasta hayvanlar göğüslerinin üzerine yatarlar, bitkinlik ve iştahsızlık görülür. Ölen hayvanların karın boşluklarında kanlı bir sıvı toplanmıştır. Karaciğer şişkin, kanlı ve gevrektir. Bastırınca kolayca parçalanır. Ölen hayvanların karaciğerleri laboratuvara götürülürse kolayca teşhis konur.

Tedavide, Veteriner Hekime başvurulmalı, onun verdiği ilaçlar yine onun önereceği şekilde düzenli olarak kullanılmalıdır.

ŞERİTLER (SESTODLAR)

Halka halka, yassı vücudu olan parazitlerdir. Ön kısımda bulunan başı ile bağırsağa tutunurlar. Gelişmelerini ara konakçı yardımı ile tamamlarlar. Bu parazitler, hayvanların bağırsaklarındaki besin maddelerini emerek onlarda zayıflama ve düşkünlüğe yol açtıkları gibi, bir de toksin (zehir) salgılayarak hayvanları zehirlerler.

Böylece hayvanlarda zafiyet, kansızlık, halsizlik, ishal gibi belirtiler ortaya çıkar. Kuzular hastalığa oldukça dayanıksız olup, ince bağırsakları parazitle tıkanan hayvanlarda ölüm görülür.

Teşhis, parazitin halkalarını dışkıda, anüs kenarında görmekle ve laboratuvarda yapılacak dışkı muayenesi ile konur.

Nasıl tedavi edilir?

Tedavide, çok çeşitli ve etkili ilaçlar mevcuttur. Zamanında ve uygun miktarlarda kullanıldığında iyi sonuç alınır.

COENURUS CEREBRALİS

Halk arasında delibaş ya da devvare hastalığı olarak bilinen bir hastalığın nedenidir.

Nasıl bulaşır?

Köpeklerde yaşayan bir tenyanın larva formudur. Koyun ve keçiler bu tenyanın ara konakçısıdır. Hastalıklı köpeklerin dışkısı ile enfekte olan meralarda otlayan koyun ve keçiler bu etkeni alırlar. Coenurus cerebralis merkezi sinir sisteminde (beyin, beyincik, omurilik soğanı) yerleşmektedir.

Nasıl tanınır?

Hayvanlar durgun, başları aşağıya ve yana eğik vaziyettedir. Başlarını yemliklere, duvarlara yaslarlar, diş gıcırdatma ve görme bozukluğu, ileri safhalarda körlük meydana gelir. Hayvanlar kendi etraflarında dönerler (bu yüzden delibaş hastalığı denmiştir). Daha sonra felç görülebilir. Ölüm bir hafta içinde meydana gelir. Genç hayvanlarda daha fazla görülür.

Nasıl tedavi edilir?

Tedavi, ilerlemiş durumlarda, hastalığın son dönemlerinde mümkün değildir. Bu durumdaki hayvanlar kesime sevk edilir. Hastalık erken döneminde fark edilirse, etkili ilaçlarla tedavi şansı olabilir. Ancak asıl tedbir, bu parazitin son konakçısı olan köpeklerin tedavi edilmesidir. Bu amaçla köpekler sık sık etkili ilaçlarla tedavi edilmelidir.


EKİNOKOK

Hayvanların yanısıra, insanlara da çok kolay geçebilen bir parazit olması sebebi ile, insan ve hayvan sağlığı açısından çok önemlidir.

Nasıl bulaşır?

Kesin konakçısı olan köpeklerin bağırsaklarında yaşayan küçük bir şerit bu hastalığa sebep olur. Bu şeritlerin yumurtaları dışkı ile dışarı atıldığında, etrafta bulunan sebzelere, meyvelere veya köpeklere, elle temasla bulaşmakta, bazen de toz-toprak ile karışmaktadır.

Daha sonra bu bulaşık sebze-meyvelerden, ellerimizden, toz-topraktan da insanlara bulaşmaktadır. Ağız yolu ile mide-bağırsağa gelip açılmakta, orada gelişmekte ve daha sonra çeşitli organlara gidip yerleşmektedir. Yerleştiği yerlerde Kist hidatik adı verilen içi su dolu keseler meydana getirmekte ve bu keseler zamanla giderek büyümektedir. Şiddetli ağrılara ve zayıflamaya sebep olur. Eğer bu içi su dolu keseler patlarsa ölüme sebebiyet verirler. Ameliyatla bu keselerin patlatılmadan, dikkatlice çıkarılması gerekmektedir.
Koyun ve keçilerde de aynı şekilde gelişmektedir. Eğer bu hasta hayvanların kistli iç organları köpekler tarafından yenirse, onların bağırsaklarında tekrar küçük şeritler oluşmakta, yumurtaları dışarı çıkarak insan ve hayvanlar tarafından alındığında da yine hastalık oluşmakta ve bu döngü böylece devam etmektedir.

Korunma ve tedavi nasıl yapılır?

Bu sebeple, bu döngüyü kırmak, bu zincirin halkalarını koparmak gerekir. Köpekler düzenli olarak bu şeritlere karşı ilaçlanmalı ve asıl önemlisi kist hidatikli (içi su dolu keseli) organlar asla köpeklere verilmemelidir. Böyle hastalıklı organlar, yakılarak, derin çukurlara gömülerek veya üzerlerine kireç dökülüp gömülmek suretiyle imha edilmelidir. Kısacası kesinlikle köpeklerin yemesine izin verilmemeli, bunu herkese anlatıp öğretmeli ve herkesin de yedirmemesi sağlanmalıdır.

MİDE-BAĞIRSAK KIL KURDU

Ülkemiz koyun ve keçilerinde oldukça sık görülür. Mide ve bağırsaklarda yaşarlar.

Nasıl bulaşır, nasıl tanınır?

Hayvanların dışkıları ile dışarı çıkan parazit yumurtalarından kurtçuklar (larvalar) çıkar. Bu kurtçukların bulunduğu otları yiyen hayvanların mide ve bağırsaklarında parazitler gelişmelerini tamamlarlar ve bu organlarda yerleşirler. Hayvanlarda halsizlik, iştahsızlık, zayıflama, kansızlık ve ishal görülür.

Nasıl tedavi edilir, nasıl korunulur?

Tedavide, etkili ilaçlar kullanılırsa, hastalık ortadan kalkar. İlaçlama, mevsime, hayvanların yaşına, parazitin en yoğun olduğu zamana göre yapılır. Ayrıca, koruyucu olarak da ilaçlama yapılabilir. Parazitle mücadelede, hayvanların besili ve bakımlı olmalarının da önemi büyüktür. Kıl kurdu teşhisi Veteriner Hekimlerce kolayca yapılabilir.

AKCİĞER KIL KURDU

Koyun ve keçilerin akciğerlerinde ve soluk borusunda yaşarlar. Akciğerlerde iltihaba sebep olurlar. Boyu 3-8 cm, beyaz renkli, iplik görünümünde kurtlardır.
Nasıl bulaşır, nasıl tanınır?

Kurtları yumurtaları öksürükle dışarı çıkar veya hayvan tarafından yutulup dışkı ile atılır. Yumurtadan kurtçuklar (larvalar) çıkar ve otlara yapışırlar. Bu parazitli otları yiyen hayvanların bağırsağına, oradan da kan yolu ile akciğere gider ve burada yerleşir.

Akciğer kıl kurdu bulunan hayvanlarda aşırı öksürük vardır. Hayvanlarda yorgunluk, bitkinlik, zayıflama, kansızlık, burun-göz akıntısı, bazen de ishal görülür. Hayvanda aynı zamanda mide-bağırsak kıl kurtları da varsa, hayvanın yaşama şansı çok azalır. Koyun ve keçiler solunum yetmezliğinden veya akciğer iltihabından ölürler.
Hayvanlarda kıl kurdu olup olmadığı Veteriner Laboratuvarında hayvanların dışkılarından kesin olarak teşhis edilir. Ölen hayvanların ise soluk borusu ve akciğerleri taze iken laboratuvara ulaştırılırsa çok kolay şekilde teşhisi yapılır.

Nasıl tedavi edilir ve korunulur?

Ancak koruyucu tedbir olarak, hayvanların parazitli meralarda otlatılmaması, temizlik, bakım ve beslemeye gereken önemin verilmesi asıl önemli unsurlardır.

DIŞ PARAZİTLER

UYUZ

Koyun ve keçilerde kaşıntıya ve tüylerin dökülmesine sebep olan bir hastalıktır. Uyuzu, Uyuz böceği denilen, çok küçük parazitler deri altına yerleşerek meydana getirirler. Deri altında kanallar açarak, orada yaşarlar. Döllenmiş dişi böcekler yumurtlar, bu yumurtalardan yeni böcekler çıkar. Böylece parazitler çoğalırlar. Deride kızarıklık, kabuklanma ve kıvrımlı bir görünüm oluşturur. Bir hayvandan diğerine bulaşma çok kolay olur.
Tedavide, uyuzlu hayvanlar ayrı yerlere alınmalı, banyo, püskürtme, toz şeklindeki ilaçlarla Veteriner Hekimlerin tavsiyeleri doğrultusunda usulüne uygun olarak ilaçlanmalıdır.

KENE

Sert kene (mera kenesi) ve yumuşak kene (ağıl kenesi, sakırga) olmak üzere iki tip kene vardır. Yumuşak keneler, çok küçük başlı, sarı-toprak rengindedirler. Mera keneleri ise sert bir örtü ile kaplıdırlar. Bu parazitler hayvanları kanını emerek gelişmelerini sürdürürler. Bu esnada da birçok hastalığı hayvandan hayvana naklederler.

Veteriner Hekimin tavsiye edeceği püskürtme, sürme ve banyo şeklindeki ilaçlar kullanılarak, hayvanların kenelerden arındırılması yoluna gidilmelidir. Diğer taraftan, hayvan barınakları sık sık temizlenerek ilaçlanmalı ve buradaki keneler de yok edilmelidir.

KAN PARAZİTLERİ

Halk arasında yavsı adı verilen mera keneleri tarafından, kan emmeleri esnasında hayvanlara bulaştırılan parazitlerdir. Bu parazitlerin sebep olduğu hastalıklar, yaz aylarında özellikle Mayıs-Ağustos arasında görülür.

THEİLERİOSİS (SITMA)

Yine keneler tarafından hayvanlara bulaştırılan, hızlı veya yavaş gelişebilen bir parazit hastalığıdır.

Hızlı gelişmede, önce hayvanın lenf bezleri şişer. Bu bezlerin içleri sarıdır. Kanlı ve sümüklü bir ishal görülür. Hayvanlar 8-15 gün içinde ölebilirler.

BABESİOSİS (Kan İşeme Hastalığı, Ağrıma)

Kenelerin kan emmeleri sırasında koyun ve keçilere bulaştırdıkları bir hastalıktır. Yüksek ateş, kansızlık, kalp çarpıntısı, sarılık, sarı renkli dışkı, bazen ishal, geviş getirmenin durması ve kan işeme görülen belirtilerdir. Göz kapaklarının içleri önce kızarır, sonra sararır, idrar koyulaşır, kahve telvesi rengine döner, zamanında tedavi edilmezse 8-15 gün içerisinde ölüm görülür.

Buraya kadar kan parazitlerinin yaptığı hastalıklar ve zararlarını öğrendik.

KAN PARAZİTLERİNİN TEDAVİSİNDE ŞU NOKTALARA MUTLAKA DİKKAT EDİLMELİDİR.

• Tedavi Veteriner Hekimin uygun gördüğü ilaçlar ve yine onun
kontrolünde uygulanmalıdır.
• Bu parazitlere karşı olan ilaçların yanında, kalbi kuvvetlendirici,
• Kan yapımını artırıcı ilaçlar,
• Vitaminler
• İyi bir bakım-besleme uygulanmalıdır.

Hayvanların hastalıktan korunması için en önemlisi temizlik, kenelerle yapılacak olan düzenli ve etkili mücadele çok önemli ve gereklidir.

25/10/2019

Çiftleştirme Ayarları

Gün uzuluğunun kısalması ile mevsime bağlı kızgınlık gösteren koyunlarda çiftleşme arzusu başlar. Yetiştiricisi olarak bizler bu en önemli dönemde neler yapmalıyız?

Koyunlar

1- Ergin koyunları ve genç toklularınızı ayırın. Hem yaş olarak hem de cüsse olarak bu iki dişi grubun erkek ihtiyaçları farklıdır.
Olgun erkekler genç dişiler yerine ergin koyunları tercih edecektir. Diğer taraftan olgun erkekler cüsse olarak genç toklularla çiftleşmede cüsse farklılığından dolayı sorun yaşayacaktır.

2- Koyunların genel sağlık durumları çok önemli! İç parazit veya ayak problemi olan koyunlar yavaş canlı ağırlık kazanacak veya ağırlık kaybedecektir. Bu durum üreme veriminin düşmesine neden olur.

3- Çiftleştirilecek koyunlarda kırkım en geç 2 hafta önce bitirilmelidir. Çünkü kırkım üreme siklüsünü 2 hafta durdur.

4- Çiftleştirilecek koyunlarda özellikle arka kısımlarında çok fazla yapağı olmadığından emin olun, çiftleşme başarısını etkileyecektir.

5- Çiftleştirilecek koyunlarınızı otlatmayın, otlaklarda üreme verimini olumsuz etkilecek bitki kompozisyonu olabilir. Örneğin kimi çavdar otu (Rye Grass) varyetesinin üreme verimini %20 düşürdüğü tespit edilmiştir.

6- Çiftleştirme öncesi besleme stresi üreme verimini olumsuz etkileyecektir. Haftada 1 kg ağırlık kaybına yol açacak veya yem kaynaklarında ve kalitesinde ani değişiklikler gibi yemleme hataları embiryonik ölümlere yol açar.

7- Dişi toklularda çiftleştirme zamanına karar vermede yaştan çok canlı ağırlık esastır. Dişi tokluların beslenmesinde yağlanmaya yol açacak besleme meme dokularının yağlanmasına ve ilk doğumlarında zaten az olmasını beklediğimizi süt salgısını daha da azaltacaktır. Dişi toklular, ergin koyunların %75-80 canlı ağırlığına ulaştığında ve en az 7 aylık yaşta ilk kez çiftleştirilmelidir.

Koçlar

1- Çiftleşmede kullanılacak koçları 8 hafta önceden gözden geçirin. Kırkım en geç 8 hafta önce tamamlanmalıdır. Kırkımla birlikte vücut sıcaklık ayarlanmasında dengesizlikler olabileceğinden sperma kalitesi olumsuz etkilenecektir.

2- Çiftleşmede koç/koyun oranı kızgınlıkları toplulaştırılan sürülerde çiftleşme mevsimi içinde 1/10 dışında ise 1/7 dir.
Genç dişilerde ve erkeklerde bu oran sırasıyla 1/7 ve 1/5 dir.

3- Koçlarda yağlanmaya yol açmadan kondüsyon skorlarını iyileştirmek için 6 hafta önceden başlayarak ek yemleme yapın.

4- Tecrübesiz erkekleri dişi toklularla eşleştirmeyin. Mutlaka yanlarında öğretici benzer cüssede erişkin koç bulundurun.

5- Koç seçiminde doğum zorluğuna yol açacak ırk farklılıklarından veya uyuşmazlıklarından kaçının. Örneğin saf Romanov koyunlarını etçi koçlar ile çiftleştirmeyin.

6- Yeni satın alınan koçlara yeni ortamlarına alışmaları için en az 8 hafta verin.

7- Çiftleştirilecek koyunlara verilen ek yemin koçlar tarafından da önceden tüketilmeye başladığından emin olun. Yem değişikliğinin asidozise yol açacağını unutmayın.

Son 15 kuzu satişta. Kuzular hızla tükeniyor..
08/10/2019

Son 15 kuzu satişta. Kuzular hızla tükeniyor..

Address

Çameli

Telephone

+905050314595

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when dolunay romanov koyun çiftliği posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to dolunay romanov koyun çiftliği:

Videos

Share