07/04/2024
Direne direne doğmuşum; bedavadan yaşıyorum!
Bizimkilerin ilk altı yıl çocukları olmamış.
Bizim oralarda çocuk olmayınca kusur kadındadır, kesin!
Annemi, Malatya'da götürmedik doktor bırakmamışlar; sonuç yok!
(Babaannem bir yandan da yeni gelin aramaya başlamış).
Sonra ver elini İstanbul...
"Ünlü" doktor, annemin rahminde tümör olduğunu söylemiş ve hemen alnması gerektiğini de eklemiş.
Babam, gelmişken ameliyat ol bari demiş anneme.
Annem, Malatya'ya dönelim orada olurum demiş.
İstanbul'daki doktor bir poşet ilaçla göndemiş bizimkileri. Annem bunları içerken öğürmekten, kusmaktan helak olmuş. Malatya'ya döndüklerinde ameliyat için hastaneye gittiklerinde oradaki doktor da muayene etmiş son kez. Ne tümörü kardeşim, hamilesin sen demiş anneme!
Sevgili anacım İstanbul'da ameliyat olmayı kabul etseydi, ben muhtemelen hastanenin çöplüğünde bulacaktım kendimi, belki de kediler yiyecekti beni😊
Annemi ve beni zehirleyen o "ilaçlar"a rağmen hayatta kalmayı, daha doğrusu hayata gelmeyi başarmışım. Daha doğrusu ana/oğul birlikte başarmışız.
Dünya'ya geldikten sonra da rahat yok; direniş hep arasız, duraksız.
Bazen, felek çok üzerime geldiğinde "yürü lan" derim; ölümden öte köy mü var; ben, zaten bedavadan yaşıyorum!
Niye yazdın bunları; niye bugün diye sorun lütfen!
Ki, ben de bugün benim doğum günüm diyeyim😊
Ve Nazım'ın O güzel dizelerini bir kez daha anayım.
"Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz... Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük!"
Not: Fotoğrafı çok özel ve çok güzel arkadaşım çekti.
Dudağımın kenarlarındaki kahve lekeleri de ikram ettiği kahvenin anısı/hatırı olarak kırk yıl kalacak😊
veterinarysurgery