Gaziantep doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Gaziantep' te okudum. Üniversite eğitimimi,
İstanbul Veterinerlik Fakültesi’nde tamamladım. Daha sonra İstanbul’da kendi kliniğimi açtım ve 16 yıldır mesleğimi icra etmekteyim. Şubat 2011 yılından itibaren ise tekrar memleketim Gaziantep’e dönerek, VET-27 adı altında 2.kliniğimi açtım. Şu an VET-27’de hastalarımı kabul etmekteyim. Evli ve bir çocu
k babasıyım.
-Veterinerlik mesleğini severek mi yapıyorsunuz? Bu mesleğin zorlukları nelerdir?
Üniversiteye hazırlık sürecinde, meslek seçimini doğru yapmak çok önemlidir. Veterinerlik mesleğine karar vermeden önce, amacım doktor olmaktı. Bu istek, insanlar için olduğu kadar hayvanlar içinde olabilirdi ve bu doğrultuda tercihimi yaptım. Mesleğimden, hiç pişman olmadım ve işimi seviyorum. Burada, birden fazla amaca hizmet ediyorsunuz. Bunlar: Evcil hayvanların nesillerinin iyileştirilmesi, sağlıklarının korunması, hastalıklarının tedavisi ve önlenmesi, hayvansal besinlerin insan sağlığına uygunluğunun kontrolü konularında araştırma ve uygulama yapmak v.b... Bunun yanında mesleğimizin zor tarafları da var tabi ki.Örneğin; köpek tarafından ısırılmak,kedi tarafından tırmalanmak,büyükbaş hayvanlar tarafından ise boynuzlanmak ve tekmelenmek sayılabilir…
-Gaziantep’te hayvan sever oranı ne durumdadır? Hayvanlara gereken önem veriliyor mu? Gaziantep'te hayvan sever oranı tahmin ettiğimizin üzerinde. İnsanlar bir şekilde, hayvanlarına bakıp sahipleniyorlar ve ilgili davranıyorlar. İş yerlerinde olsun, bağ evlerinde olsun, birkaç tane köpeğe bakan, insanlar tanıdım. Bu da hayvanlara ne kadar değer verdiklerini gösteriyor. Bunun yanında,hayvanları seviyorlar ve onlara sahip çıkıyorlar.Özellikle, apartmanda bakan insanlara kızıp, onları dışlamayalım.Bu hayvanların da bu dünyada yaşamaya hakkı olduğunu bilelim ve onlarla iç içe yaşamaya alışalım.
-Kedi ve köpeklerin bakımından ve uygulanması zorunlu aşılarından bahseder misiniz? Kedi ve köpeklerimize, ne kadar iyi bakarsak, daha az sağlık problemi yaşar ve sevgili dostlarımızla,
mutlu günler geçiririz. Kendimize nasıl bakıyorsak onlara da öyle bakalım. Onların da, bizler gibi temizliğe ihtiyaçları var. Sevilmek istiyorlar, ilgi istiyorlar,tüylerini fırçalamak lazım,banyolarını yaptırmalıyız,temiz su ve yemek lazım.Tüm bunların karşılığında ise, size sonsuz sevgilerini sunuyorlar,ve sizi sahipleniyorlar. Bunları uygularken asıl önemli olan, uygulanması zorunlu olan, hem sevgili dostlarımızın, hem de bizim sağlığımız için gerekli aşılar vardır. Köpeklerimizin ve kedilerimizin sağlığı için koruyucu uygulamalar yapmalıyız.1 yaşından küçük ve 8 yaşın üstündeki köpekler ve kediler, viral hastalıklara karşı savunmasızdırlar. Bu nedenle, aşı programlarının dikkatli olarak takip edilmesi gerekir. Viral hastalıkların özel bir tedavisi bulunmadığından, bu hastalıklara yakalndıktan sonra, ölüm oranı çok yüksektir. Aşılama programına başlamadan önce yavru kedi ve köpeklerin, plasenta yoluyla(anne karnındayken)ve emzirme döneminde aldığı, iç parazitlerden arındırılmaları gerekiyor.Bunun için öncelikle ağız yoluyla ya da enjeksiyonla anti paraziter ilaç uygulamaları yapılır.Bunun yanında, aşı yapılacak hayvanın sağlıklı olması gerekmektedir.Köpeklerde, gençlik hastalığı(distemper),kanlı ishal(parvoviral enterit),hepatitis ve leptospirosis hastalıklarına karşı, karma aşı 45-60 günlük iken yapılmalıdır.Daha sonra 2-3 hafta arayla aşı takvimi uygulanır.Bunlar sırayla 2.karma,parainfluanza+Bordotella(Kennel cough),coronavirus ve kuduzdur.Ergin bir köpeğin, sene de bir defa olmak üzere yukarda saydığımız aşıları tekrarlanmalıdır.Kedilerde ise aşılama şu şekildedir:7-9 haftalıkken karma aşı,12 haftalıkken 2. karma aşı,13.haftada lösemi(FelV),16.haftada 2.lösemi ve 18.haftada kuduz yapılmalı ve bu aşılar her sene tekrarlanmalıdır.Aşı, hayvanın vücut ısısının yükselmesine,ateşinin çıkmasına neden olur.Bu normaldir.Hayvanınız yemeden içmeden kesilirse, derhal veterinerinize başvurunuz.
-İnsanlarımız kedi ve köpek bakımında bilinçli davranıyorlar mı? İnsanlarımıza bu anlamda önerileriniz var mı? Kedi ve köpek bakımı, göründüğü gibi zor değildir. Sadece biraz fedakarlık istiyor .Onun için, zaman yaratmanız lazım.Sevimli dostlarınızı, büyümeyen bir çocuk olarak görün ve ona göre davranın.Herkesin kendine göre eksik yönleri olabilir, önemli olan onlara nasıl daha iyi bakabilirim sorusunu, kendi kendinize sormanızdır.Bu konuda araştırıp, veterinerinizden yardım almanız gerekebilir.Biz veterinerler, elimizden geldiği kadar, bize yöneltilen her soruya cevap verip, yardımcı oluyoruz.Hayvanlarını, düzenli olarak kontrollere götürüp, aşılatmalarını tavsiye ediyoruz.
-Evde hayvan beslemek (kedi ,köpek v.b) doğrumudur?Kedi ve köpek tüyleri hastalıklara sebep olur mu? Evde hayvan beslemek, dostlarımızın sağlığı için koruyucu önlemleri aldıktan sonra, bizim için herhangi bir sağlık problemi yaratmaz. İnsanların en çok korktuğu, tüylerin hastalık yaptığı ve kist oluşturduğu düşüncesidir. Kedi ve köpek tüylerinin yol açtığı sanılan bu hastalık, aslında tamamen tüylerle beraber parazit yumurtalarının alınmasıyla oluşur. Eğer, köpeğiniz ya da kediniz, 3 ayda bir, bu parazitlere karşı aşılama yapılıyorsa, böyle bir hastalık riski yoktur.Yaşadığımız dış ortam, insan sağlığı için daha çok risk oluşturuyor.Bunun yanında, yediğimiz sebze ve meyvelerin iyi yıkanmaması sonucu bile, kist hastalığına yakalanma riskimiz yüksek.Düzenli olarak, parazit tedavisi yapılan bir köpeğin ya da kedinin tüylerini yutmanın yaratacağı tehlike,insan saçını yutmak ile oluşacak tehlikeden farksızdır.
-Mesleğinizle ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?
16 yıldır bu mesleği yapıyorum . Bugüne kadar, unutamadığım bir takım anılarım oldu .İlk mezun olduğumda, çalıştığım barınakta dışarıdan birisi, köpeğini muayene etmem için getirmişti.Muayeneyi bitirdim ve o sırada hastaya iğne yapacaktım ki, birden elime saldırdı.Benim de, kolumda ince bir altın künye vardı.Birden, künyeyi kolumdan koparıp yuttu ve hepimiz şaşkın vaziyette hayvana baktık.Daha sonraki günlerde köpek dışkıyla beraber bizim künyeyi çıkarmış ve sahibi de getirip, bana teslim etti ama ben, o künyeyi bir daha hiç takamadım…
-Mesleğinizi icra ederken , nelere dikkat ediyorsunuz? Mesleğimi severek yapıyorum. Bu konuda aşırı titiz ve temiz çalışmaya dikkat ederim. Gelen hasta sahipleri de benim bu kişiliğimi çok severler. Ayrıca bana gelen her hastayı, muhakkak evlatları gibi düşünür, ona göre hassas davranırım. Bizim yaptığımız diğer bir görev de, hasta sahiplerinin hayvanları ile olan hikayelerini ve sorunlarını dinleyip psikolojik destek vererek, sorunlarına çare üretmektir.
